Otel ile deneyimim Nisan 2025 başında oldu. Yorumlarına yolculuk ile başlayalım. Ankara’dan gelenler için doğudan Manavgat’a inen yol ile neredeyse 4,5 saat sürüyor. Batıdan, Konya içlerinden girip güneye inen yoldan ize uzak durun! Dönüşte merak ettiğim için bu yolu kullandım bir daha girmeyeceğim yollar listesinde en başa geçti. O kadar ki Mersin-Antalya arasındaki yol bundan daha düzgündür. Konya’ya girdikten sonra yol geliş gidiş birer şerit! 90 km üst hız limiti var, EDS de var ama yol boyunca bir tane akaryakıt istasyonu yok. Zaten olmasını beklemek de eşeklik olur.
Otel ilk defa geçen 2024 sezonundan beri açık durumda. Bu oldukça farklı bir deneyim.
Otele vardığımızda sağanak yağmur başlamış ve birkaç gün daha devam edecekti. Yeşillikler arasında olduğu için Bungalow bir oda tercih ettik lakin yağmur hesapta yoktu rezervasyon yaparken. Girişte şemsiye verdiler düşünün yağmuru. Oda tercihini özellikle Engelli Oda tercihi olarak istedim zira ailemde engelli bir birey var ve onun konforunu düşünmemiz gerekiyor. Bu sebeple bu kısımlara da değineceğim. Oda engelli odalarından biri olduğu için banyo ve lavabo beraber. Voyage Sorgun’da genelde lavabo duş ile WC dışında yer alır ancak bu odada hepsi odadan ayrıştırılmıştı. Birkaç engelli odası olduğunu da belirteyim. Odalar genel anlamda beş yıldız bir otele göre küçük. Malum yıldız sayısı ile oda büyüklüğü belli bir alanı altına inemiyor olsa da bu odalar en alt limite yakın gibilerdi. Odada masa yoktu, ben genelde bir süre bilgisayar kullanan, yazı yazan biriyim bu anlamda işlerimi yatak üzerinden sürdürdüm hoş olmadı. Oda Nespresso bunuyor ancak priz koymayı unutmuşlar. Yatağın başına götürüp orada cihazı kullandık. Odalara yangın alarmı yastık altına konan ve titreşim veren bir aletle üst seviyeye çekilmiş. Büyük yangından sonra mı yapıldı bilmiyorum. Yataklar büyük ve rahat olmasına karşın yastıklar yüksekti. Alçak yastık sevenler bundan pek hoşlanmayacaktır.
Oda servisi fena değil ancak odada bulunan ve sonradan yenilenen otel bornozları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bence tüm bornozları yakıp yeniden sipariş vermeli ama önce otele uygun tasarımlar yapmalılar. Örneğin mahalle hamamı bornozu ve peştamalından kurtulmak gerekli. Evet kullanışlı ama sen adına Voyage Sorgun diyorsan bu sana özel olmalı. Örneğin bornozlarında sırt kısmında birkaç farkı ve renkli desenler kullanabilir, temizlik simgesi zannedilen saçma beyaz rengi illa kullanacaksa buna alternatif renklerde ürünler yaptırabilir. Misal beyaz dışında ortamın rengine uygun mavi, yeşil, turuncu, hatta iddialı kırmızı renklerde bornozlar ve bu renklere zıt desenlerle ayrı bir nüans katılabilirdi hatta bence halen katılabilir. Eğer bunu yaparlarsa birer örnek de benimle paylaşabilirler… Sevinirim.
Yemeklere ve sonrasında içeceklere gelelim. Ana restorana 7/10 verebilirim genel tatil ortalaması, birkaç gün 8/10 oldu ama 9/10 olmaz. Bunun temel sebepleri arasında hızlı servise girme istediği olduğunu düşünüyorum. Bence sakin ve acelesiz pişirimler daha iyi sonuçlar verebilir. Misafirler de azıcık çatlamasınlar. Et konusunda yabancıyı cezbedebilirler ancak az et yiyen biri olarak beni etkilemeleri zor. Burada da çok etkilenmedim. İlk gün fena olmayan bir hamburger eti denk geldi ki iyi sayılırdı. Birkaç gün sonra Adana ve Urfa vardı ancak şişte dağılmayı bırakın kesmekte zorlandım. Tatlılardan Trileçe harikaydı ancak ilk gün dışında bir daha kendisi ile karşılaşamadık. Baklavaları da kalburüstü lezzette ancak Antep’te en iyilerinden yediğim için onların yanına yaklaştıramayacağım.
Yaşlılara yeniden dönelim çünkü garip bir durum vardı birkaç gün boyunca. Otel ana binasında kafelerin olduğu koltuklarda ayakkabılarını çıkartmış koltuğa devrilmiş teyzeler ananaler/babaneler gördüm günlerce ve defalarca. Öyle ki öğle çay içmeye geldiğimde gördüğüm bir teyze halen aynı üç kişilik koltukta akşam yemeği sonrası uyumaya devam ediyordu. Şimdi muamma tam olarak burada: bu otelde odalar varken bu teyzeler neden public mekânlarında sürekli ayakkabılarını çıkartıp uyuyorlardı. Bir kişi de bunları uyarmadı. Hayır en kötü odanıza gidip yatın denmesi gerekiyor zira burası restoran, tren bekleme salonu değil, otel burası!... yani sana dinleneceğin bir oda veriyorlar. Yada aslında vermiyorlar mı yada bu kişiler otele kaçak girip gün mü yapıyordu bilemiyorum ama seviye yerlerdeydi bu görüntüler karşısında.
Akşam eğlencelerine de değinmeden geçemeyeceğim zira ilk defa bir oteldeki akşam eğlencelerini bu kadar beğenmediğim oldu. Mongolian Circus diye bir grup gösteri yaptı, orta Anadolu lise öğrencileri gösteri yapar gibiydi. Benzer hisler bende mi var derken yan masalardan da yakın yorumlar duydum. Ertesi gün One Bnd diye bir rock ağırlılı grup çıktı. Herşey hoş beş giderken Erik Dalı’nı funk rock blues şeklinde cover’a kalkınca mekanı terk ettik. Bu ekiplerle yaza gireceklerse akşamları kimse eğlenmez benden söylemesi. Lütfen önce siz izleyin ve eleştirin zira misafir eleştirirse kılıçla baltayla girer dağıtır yorum olarak ki haklı. Amatör çok grup gördüm Anlatya’da onlara fırsat verin yada kendinize iyi Yetenek Avcıları kiralayın onlar sizin için bulsunlar.
Otelde aquapark kısmını birisi sorarsa “Bizde Var” demek için eklemişler! Tünel kaydırağın içim karanlık. Normalde bunları üst kısımları yada belli mesafelerinde içeriye ışık geçiren bölümleri olur ki çocuklar ve fobikler rahatsız olmasın. Burada yok. Kaydırakların hepsi beyaz opak renkli. Burada bunları yapanlar kaydırakları denememiş o kesin. Kendileri denemediği gibi çocuğuna yeğenine de denetmemiş ki yorumsuz kalmışlar böyle bir kaydırak seti için. Üstelik alan da müsait ama olmamış işte. Bazen kendini müşteri yerine koyup sen olsan bunu ister miydin demek gerekiyor. Özelikle konu günibirlik tesis ve konaklama olunca bu mutlaka şart.
Otel için özetle şunu diyebilirim Tam Bir Yaz Oteli! Kesinlikle kışın yada yağmur yoğun dönem oteli değil zira tek bir ısıtmalı kapalı havuzu var ve kapalı alan oturma kapasitesi yetersiz. Hava soğuk veya yağmurlu olunca otelde kalmak zorunda olabilir ve bu durum keyfinizi kaçırabilir. Neden bunu diyorum çünkü cafe bölümlerinde insanlar nöbetleşe yemeğe gidip yerlerini başkaları kapmasın diye müthiş bir çaba gösteriyorlar. Isıtmalı ve fena olmayan bir havuzdaki şezlonglara özel eşya bırakıp gelmeyip kullanacak insanları zora sokuyorlar. Bunlar ve yetersiz kapalı ortam alanı oteli kış oteli konseptine girmekten uzak tutuyor.
Otelde tüm bunları idare edebilen kısmı ise sona sakladım Voyage Ekibi!... Ben bu kadar organize, efektif çalışan, samimi, içten bir ekip görmedim. Bellboy, Resepsiyon, ETS asistanları, temizlik ekibi, restoran ekipleri, aşçılar, garsonlar, cankurtaranlar ve saymayı unuttuğum kim varsa çok özümsemiş bir ekip gördüm hergün. Otel bir şekilde iyi durumda ise bunu kesinlikle çalışan ekip üyelerine borçludur demek yanlış olmaz.
Ekmek çeşidi oldukça fazla ve lezzetli. Baklava, Sütlü tatlılar gibi çok tüketilen tatlıları akşama doğru bulmanız zor olabilir; oldukça iyi gidiyor çünkü. Sabah saatleri kalabalık olsa da sirkülasyon hızlı.
İlk defa geliyorsanız kafanızı karıştıracak kadar çok ekmek çeşidi var. Pazar sabah kahvaltısına meraklıysanız ana maddeleri buradan alabilirsiniz. Keyifli olacaktır…
Hareketli bir hastane. Biraz karışık içeri giren dışarı çıkmak için uğraşır.
MR cihazı 1,5 Tesla gücünde manyetik mıknatısa sahip sıradan cihazlardan. Güçlüsünü veya daha doğrusu daha ayrıntılı ölçen cihaz Bilkent Şehir Hatsnesinde ve o cihaz 3 Tesla gücünde.
Yarabbim farklı tarihlerde üç defa geldik ama otopark adına üç beş araçlık yer var. Mekan Ankara Kalesi’ne üç dakika yani Devebağırtan Yokuşu vardır Beylikdüzü (İstanbul)’nde onun gibi yürüyerek çıkan ya terleyip hasta olur ya müze gezmeden gücü biter.
Haliç (İstanbul)’daki müzeyi üç defa gezdim beş defa daha gezerim öyle güzel müzedir. İnşallah buradaki eserler için de ikiden fazla ziyaret yapmayı düşünüyorum. Teşebbüslerimden bellidir ki çok iyi müzedir. Nerden mi biliyorum küratörü tanıyorum. Müzecilikte küratör fevkalade mühim şahıstır. Müzeye gelmeden bir bakın içinde ne var market gezer gibi müze gezilmez.
Güzel, hatta neşeli bir akaryakıt istasyonu. Benzin, Motorin, LPG ve bilimum kimyasal malzeme almak isteyenler için tam yeri. Lakin esas özelliği sabahları sakin, kahveleri hazır ve karmaşa yaratacak kitlenin olmaması. Akşam saatleri mi. 60 km yakıtınız varsa girmeyin. Düz gidip çevre yolunu da aşarak gideceksiniz başka yerler var. Çevre yoluna girecekseniz Gölbaşı tarafı sıkıntı; Eryaman tarafında bulursunuz.
Datça'da denizi en son veya en geç ısınan plajdır...
Bı bilgiyi de herkes vermez.
Deniz berrak, çok güzel filhakika serincedir.
Buranın ilginç bir özelliği de seneler önxe (üç seneydi sanırım) Köpekbalığı görülmesidir.
Aynı sene Gereme'de de 3 metre uzunluğunda dişi Camgöz sahile vurmuştu. Balık aralığımız geniştir Datça'da; Zargana > Camgöz Köpekbalığı 😁
Foto için süper yer. Plaj deniz vs harika. Lakin... Taşlık kayalık bir deniz ve koy. Haliyle deniz tırtılı bolca var. Bırakın zehirli olmasını üstüne çıplak ayak basarsanız diğer koydakiler inleme sesinize koşar gelir. Ayakkabısız girmeyin sazanlık yapmayın. Datça da genel olarak bu kırmızı tüylü şeyler hep vardır özellikle de çok insan olmayan koyarda.
O yüzden iki kural var bu tür yerlerde:
1. İnsanların boş olduğu yerlerde denize girin
2. Boy verip deniz tabanına değmeyeceğiniz yerde girin
Ve tabi çocuklarınıza özellikle dikkat edin bu şeyler konusunda...
Dışarıdan güzeldir ama o gözlük ve şnorkel takılınca bir de canlıları tanıyorsanız başlıyor içteki derdi...
Benden uyarması okuyanlara da önlem alması...
Datça'da ikamet edip senede bir defa geldiğim Caretta'ların kıymetli mekanı...
Plaj konum olarak çok güzel; belli bir yönden akıntıyı almıyor ve haliyle daha sakin. Tabi bu sadece 8:30-12:00 arasında genelde. Denizi gerçekten çarşaf gibi görmek istiyorum derseniz zaman ziyarete ve haliyle girişe açıldığı 8:30. İnanılmaz sakin, huzurlu bir yer...
Saatler 11.00 i gösterince kalabalık bir anda artıyor.
Plaj yürümelik ama tavsiyem bel ağrısı çekenler ve varsa zorlamasın zira 5 km ve bunun dönüşü de var. Döneceğiniz yerde kumluklar üzeirne çıkarsanız harika bir bataklık manzarası göreceksiniz ama fotoğraflık manzara Radar Tepesi adı verilen yerden sadece.
Girişte güzel büyük bir ağaç var fotoğrafını da ekledim. Gölgesiyle onlarca kişiyi güneşten koruyordu...
Gğn batımı harika ama Carrettalar için plajdan çıkmanız gereken zamana kadar bu keyif. Sonrasında ise plaj ezelden beri onlara yuva olmuş deniz kaplumbağalarının olacak. Işıksız, sakin ve sessiz...
Denizi genelde sıcaktır ama Temmuz 2024 ziyaretinde tam tersi daha bir serindi diyebilirim... Rüzgarı serin ve sert eser bu arada. Şezlongda yatmak isterseniz kendinizi korumak için fazladan bir örtü getirin mutlaka. Yoksa o rüzgar ile o tepedeki güneş sizi uyutmaz :)
İstanbul'da yaşarken sipariş verdiğim bir mağazaydı. Şimdi direkt yerinden alıyorum. Mama konusunda çok başarılı bir durumları var; açık şekilde marka ve etiket olarak onlarca tür arasından seçim yapabiliyorsunuz. Bunun en büyük avantajı kedi mamayı beğenir mi derdinin maliyeti gramla ölçülür hale gelmesi. Kediniz memnunsa 5/10 kg paketli ürünü de ister mağazadan isterse daha ucuza bulduğunuz yerden alabilme lüksünüz.
Yaş mama alternatifleri oldukça fazla. En güzeli ise içeriklerini aynı rafta karşılaştırabilmeniz.
Taşıma çantası, tuvalet çeşitliliği de oldukça fazla. Zaten mağaza brüt yerleşim alanı olarak oldukça büyük.
Ankara'ya geldiğimde en çok merak ettiğim yerlerden biriydi zira zaman zaman piyasanın altında ürün sattıklarına çok denk geldiğim yerlerden biriydi. Geldik gördük beğendik...